Viyana ‘da görülmesi gereken turistik cazibeler;

Viyana’nın görülmese gereken turistik yerlerin tamamını yazsak burdan sizin köye yol olur muhtemelen. Oldukça fazla ama biz yine de gezdiğimiz birkaç başlıca turistik güzellikten bahsetmek istiyoruz. Ancak Viyana’yı detaylı bir şekilde keşfetmek niyetindeyseniz daha kapsamlı bir rehbere ihtiyacınız olabileceğini belirtelim.

Schönbrunn Sarayı, gerek tarihi gerekse de güzelliğiyle başlıca görmeniz gereken yer (bkz:Üstteki Fotoğraf). Kimileri buraya Viyana’nın Versailles’i; kimileri de 1000’den fazla odası olması nedeniyle buraya Viyana’nın Ak Saray’ı diyormuş, bizden duymuş olma. Kocaman bir bahçesi var, görsel şölen adeta. Saray şehrin batısında ve biraz uzağında kalıyor; dolayısıyla öncelikle burayı gezerek şehir içine girişebilirsin.

Hofburg Sarayı ise Viyana’nın merkezinde yer alan ve genellikle bir çok turistin ilk uğrak noktası. Buraya uğramak ve ziyaret etmek olmazsa olmaz. Sarayın içi de dışı da bir hayli güzel, farklı eserler sunuyor. İçerisindeki bir çok müzenin Salı günleri kapalı olduğunu hemen belirtelim. İçinde en beğendiğimiz bölüm, mücevher delisi olduğumuz için Schatzkammer olmuştu; burada gerçek kraliyet mücevherlerini görmenizi tavsiye ederiz. Burası kesinlikle Viyana’yı ve Viyana’nın tarihini en iyi hissedebileceğin kültürel bir vaha. Saraya gelmişken, Heldenplatz’ta muhteşem fotoğraflar çekmeyi unutma. Aralık ayında geldiysen eğer, buradaki Christmasmarkt’da çok güzel etkinlikler ve standlar oluyor, kaçırma.(alıntıdır)
Volksgarten ve Burgsgarten; hemen Hofsburg Sarayı’nın iki yanında yer alan harika iki park. Tam Viyana’nın merkezinde; parklar konusunda bir hayli sıkıntı yaşayan güzel Türkiye’nin güzel insanları olarak, bize harika bir dinlenme alanı sunuyor. Sarayı gezdikten sonra yaşayacağınız kültürel şoku atlatmak ve temiz bir hava almak için birebir, olağanüstü iki park.

Eğer Burgsgarten’da yeterince dinlendiyseniz, hemen yakınındaki Albertina’ya mutlaka uğramalısınız. Albertina, bugün Monet’ten Picasso ve Baselitz’e kadar bir çok sanatçının modern eserlerini bulabileceğiniz; aynı zamanda da Gustav Klimt, Albrecht Dürer gibilerin harika sergilerine göz atabileceğiniz bir sanat müzesi. Bu muhteşem galeriyi sindire sindire gezmeniz için bizce 2 saat gerekli.
Yine bu civarlarda şöyle bir Opera dinleyeyim derseniz ki Opera dinlemek Viyana’nın Haccı’dır, Staatsoper sizi bekliyor. Dünya’nın açık ara en görkemli operasıdır ki yeryüzü efsanesidir. İçeriye ucuza girmek için 90 dakika öncesinde sıraya girmeniz bizden tavsiye. Bu sürede ‘ayakta’ biletleri satılıyor ve 3-4 € dolaylarında. Giremezseniz de en azından dışarıdaki ekranlardan izleyebilirsiniz. Yok ben Opera sevmem derseniz, bir de Musikverein’ı deneyin. Klasik ve tiyatro temelli bu muhteşem müzik deneyimiyle şöyle bir kulaklarınızın pasını temizleyebilirsiniz. Ayrıca buraya 1 Ocak’ta gelme şansını yakalarsanız, Viyana Filarmoni Orkestrası’nı dinleyebilirsiniz. Buna ek olarak Wiener Konzerthaus’da gitmenizi tavsiye edeceğimiz bu kategoride yer alan bir diğer yer. Her ne kadar girişinde ırkçı bulduğumuz bir söylem; “Ehrt eure deutschen Meister, dann bannt ihr gute Geister” yani türkçesiyle ‘ Alman üstadlarınla gurur duy, kötü ruhlardan kendini koru’ olmasına rağmen, yine de görülesi.

MuseumQuartier Wien, özene bezene korunan ve onlarca müzenin yer aldığı bir bölge. İnsanı kültür ve sanattan bıktıran, bu kadar da olmaz be abi dedirten bu diyarda yaklaşık 70 ayrı müze bulunuyor. Çevrede onlarca restoran, kafe ve bar ise bu bölgeyi daha da çekici yapıyor. Analog fotoğraf bağımlıları için burası madendir.

Buradan devam edince ulaşacağınız önemli bir diğer yer ise kesinlikle Burgtheater ve Rathaus. Viyana’nın açık ara en önemli diğer sembollerinden olan Burgtheater, Gottfried Semper ve Karl von Hasenauer tarafından dizayn edilmiş ve 19.YY’da geç rönesans tarzında inşa edilmiş. Viyana’nın en büyük tiyatrosunda bir oyun izlemek harika deneyim. İzleyemeseniz de rehberler eşliğinde bu muhteşem yapıyı gezebilirsiniz.
Hundertwasserhaus’dan bahsetmezsek Viyana Belediye Başkanı Khadhier Tophbasch gelir döver bizi. Friedensreich Hundertwasser tarafından hayal edilen ve tasarlanan bu ev, mimar Joseph Krawina tarafından planlanmış. Ev biraz saydığımız tüm görülecek yerlere uzak kalsa da kısa bir tramvay seyahatine değer. Ev içerisindeki tuvaletleri mutlaka görmeniz lazım, gülmeyin. Bu arada burası güzel, ama Barcelona’yı gören gözler için bir Gaudi değil. Yine de Hundertwasser’yı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

hundertwasser_eviSon olarak da Rathaus’dan bahsetmek isteriz. Belediye binasıyla ne işimiz olur dediğinizi duyar gibiyiz, bizim de onla bi işimiz yok zaten. Tamam bina çok güzel, tarihi geniş eyvallah ama esas mühim olan nokta, kışın kar yağdığında burada muazzam bir buz pisti oluşturuluyor. Adı ‘Wiener Eistraum’ yani ‘Viyana Buz Rüyası’. Özellikle gece ışıklandırmasıyla muhteşem manzara, harika müzikler ve sıcak şarap oluyor. Şiddetle tavsiyemiz!