Viyana

Viyana

Yüzyıllar boyunca Avrupa’nın en önemli kültürel ve siyasî
merkezlerinden biri olmuş ve bu kimliğini kısmen de olsa günümüzde de
korumayı başarabilmiş Viyana, sadece Avusturya’nın değil, aynı zamanda
sanatın ve müziğin, ayrıca Avrupa tarihinin başkenti niteliğinde.
Burası, bir bakıma Batı medeniyetinin doğu sınırı sayılabilir
(haritaya bakıldığında, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır).
Avusturya’nın dokuz eyaletinden en büyüğü olan 2.5 milyonluk bu
şehirde sanatın her çeşidini, Avrupa tarihinin derinliklerini ve
dahasını görebilmek mümkün. Birleşmiş Milletler, OPEC gibi
uluslararası oluşumlara da ev sahipliği yapmaktadir.

Viyana´nin Konumu

Kuzeyinde Çek Cumhuriyeti ve Almanya, batısında İsviçre ve
Lihtenştayn, doğusunda Macaristan ve Slovakya, güneyinde ise Slovenya
ve İtalya ile çevrili olan Avusturya, bu durumuyla, bir bakıma
Avrupa’nın merkezinde konumlanmış sayılabilir. „Müziğin şehri“ ve
bunun yanı sıra „hayaller şehri“ olarak da bilinen, Avusturya’nın
başkenti Viyana ise, Avusturya’nın en doğusunda, Slovakya sınırlarında
konumlanmış. Dünyanın en iyi yaşanılabilecek şehirleri listelerinde
genelde ilk beşte ya da ilk üçte yer alan şehirdeki kültürel ve
sanatsal etkinlikler, eğitim seviyesi, gelir düzeyi, şehrin temiz
havası gibi etkenler bu anlamda oldukça etkileyici. Bunun yanı sıra,
özellikle klasik Batı müziğinin buradan gelişip yaygınlaşması
dolayısıyla da Viyana apayrı bir öneme sahip. Sonuç olarak, dünyanın
ilk psikoanalisti sayılan Sigmund Freud’u da yetiştiren Viyana,
standart bir gelişmiş Batı şehri niteliğinde: sorunsuz işleyen yaygın
bir toplu ulaşım sistemi, temiz cadde ve sokaklar, korunmuş tarihi
yapılar ve saraylar, onlarca müze, saygılı insanlar vs.

Viyana, genel itibariyle karasal iklime sahip bir şehir. Baltık
ülkeleri gibi devasa yeşil alanlara ve ormanlara sahip olmasa da,
uçaktan bakıldığında şehre genelde yeşil tonlar hâkim. Yazların
çoğunlukla sıcak, kışların ise soğuk geçtiği bu şehri ziyaretimde,
burada bulunduğum altı günün 5’i maalesef yağmurlu, kapalı ve kısmen
de soğuktu. Bu bakımdan, özellikle bahar aylarında buraya gelirken
tedbirli olmakta yarar var. Tuna Nehri’nin (yerel dilde Donau) adeta
ikiye ayırdığı şehir son derece düz bir arazi üzerine kurulmuş. Cadde
ve sokakları dar olsa da, trafik sorunu yok denecek kadar az ve
şehirde keşmekeşlikten, kargaşadan eser yok.

Viyana´daki Türk Nüfusu

Viyana’da oldukça fazla Türk nüfusu var. Şehrin hemen her yerinde
Türkçe konuşmalar duymak, bazı bölgelerinde ise neredeyse sadece
Türkleri görebilmek mümkün. Dönercilerin tamamına yakını da Türk ve
şehrin istisnasız her caddesine bir Türk lokantası ya da dönerci
bulunabiliyor. Çoğunluğunu Türk esnafların oluşturduğu pazarlar da
(Brunnenmarkt gibi) bulunuyor. Burada yaşayan Türkler de hâllerinden memnunlar.karlskirschen

Ulasim
Biraz da Viyana’daki toplu ulaşım sisteminden bahsetmek istiyorum. Her
gelişmiş şehirde olduğu gibi Viyana’da da şehrin neredeyse tamamını
kapsayan bir ulaşım ağı mevcut. Metro başta olmak üzere tramvay, tren
ve otobüslerle şehirde ulaşılamayacak nokta yok gibi. Neredeyse her
adım başında bir otobüs, metro ya da tramvay durağına rastlamak
mümkün. Bilet fiyatları ise diğer Avrupa ülkeleriyle eşit seviyede. Bu
konuda benim tavsiyem, sınırsız ulaşım kartlarından satın almanız
olacaktır. 24, 48 ya da 72 saatlik kartların dışında haftalık kartlar
da mevcut, yalnız haftalık kartlar sadece pazartesiden pazartesiye
kullanılıyor. Mesela cumartesi günü bir haftalık kart alırsanız, bunu
sadece pazartesiye kadar kullanabilirsiniz. Bu durumu da göz önünde
bulundurarak, ihtiyacınıza uygun olan toplu ulaşım kartını satın
alabilirsiniz. Viyana Kart da 72 saat boyunca bu işlevi görecektir.
Tren de dâhil, tüm toplu ulaşım araçlarında tek kart kullanılmakta.
Bilet kontrolü ise, daha önceden de belirttiğim gibi neredeyse hiç
yapılmıyor, ama kaçak binmeyi aklınızdan geçirmeyin. Kaçak binişler
tespit edildiğinde bunun 100 € cezası var ve bu konuda hiçbir
bahanenin geçerli olmadığı söyleniyor. Metrolara ya da tramvaylara
binişte herhangi bir turnike ya da başka bir kontrol noktası da yok.
Adeta, elinizi kolunuzu sallaya sallaya bu ulaşım araçlarına
binebiliyorsunuz. Bu, sanırım iyi niyet ve güven üzerine kurulu bir
sistem.

Görülmesi Gereken Yerler

Viyana’nın en önde gelen turistik mekanları, sarayları ve ardından
kiliseleri olsa gerek. Birbirinden görkemli saraylar, devasa kilise ve
katedraller adeta şehrin hemen her noktasına serpiştirilmiş. Bunların
yanı sıra tiyatro ya da opera binası gibi yapılar da görülebilir.
Tabii Tuna Nehri’ni de unutmamak gerek. Nehrin üzerindeki köprüden
yürüyerek eşsiz nehir manzarasını seyre dalabilirsiniz. Innere Stadt
ve çevresi ilk görülmesi gereken yerler arasında. Belli başlı müzeler
ve tarihî binalar burada toplanmış durumda.

7883

Saraylar ve Merkezler

Viyana, Avrupa tarihinin önemli noktalarından birisi durumunda ve
dolayısıyla burada pek çok saray inşa edilmiş.Hofburg Sarayı en
tanınmış imparatorluk sarayları arasında geliyor.Innere Stadt(İç
Şehir) sınırları içerisindeki bu sarayda Habsburg Hanedanı başta olmak
üzere Avusturya tarihinin en zengin ve güçlü aileleri yaşamış. Hitler
de, İkinci Dünya Savaşı zamanlarında bu sarayın balkonundan bir
konuşma yapmış. Günümüzde ise bu saray Avusturya başbakanının konutu
olarak hizmet veriyor ve çevresinde çeşitli müzeler ile parklar
mevcut.Volksgarten(Halk Bahçesi) bu parkların en bilinenleri arasında.
Viyana’daki bir başka devasa saray ise, bilhassa göz alabildiğine
geniş bahçeleriyle dikkat çekenSchönbrunn İmparatorluk Sarayı. Bu
sarayın bahçesine bahçe demek biraz garip olur doğrusu.
Kilometrekarelerce alan içerisinde Avrupa’nın en eski hayvanat
bahçesi, bitkilerle oluşturulmuş bir labirent, onlarca ufak çiçek
bahçesi, havuzlar, ördekler, spor yapan insanlar… Kısacası burada
pek çok şeyi bir arada görebilirsiniz. Sarayın içerisinde ise 1.441
oda varmış. Sarayın tamamını gezemedik, bunun için en az bir tam günü
gözden çıkarmak gerekli Bilet fiyatları ise, hangi bölümleri gezmek
istediğinize göre 10 ile 40 € arasında değişiyor.Bahçesindeki havuza
yansıyan berrak görüntüsüyle zihnimizde yer edinen.Belvedere Sarayı,
sadece bu görüntü izlemek ve görüntüyle aynı karede yer almak için
dahi ziyaret edilebilir. Prince Eugen’in evi olarak tasarlanmış ve
1745 yılında inşa edilmiş olan bu saray içerisinde Belvedere Müzesi de
bulunmakta. Ayrıca, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avusturya’ya
özgürlüğünü kazandıran antlaşma da burada imzalanmış. Şehrin biraz
dışarısında kalsa da, burayı görmenizi tavsiye ederim. Sarayın
civarlarında ise büyükelçilikler var. Türk büyükelçiliği de
yakınlarda.

Müzeler ve Önemli Yapilar

Viyana’da yüz kadar müze var ve bu müzelerin çoğu resim, heykel vs.
kısacası sanat müzesi. Bunun yanı sıra, doğa tarihinden saatlere,
tramvaylardan kelebeklere kadar hemen her temada bir müzeye rastlamak
mümkün. Benzer müzeleri başka şehirlerde ziyaret ettiğimiz için
Viyana’da müze ziyareti gerçekleştirmedik, ama belli başlı müzeler
hakkında ufak bilgiler aktarmak isterim:

Viyana’nın merkezinde, karşı karşıya bakan iki binadan
oluşan.Kunsthistorisches Museum(Sanat Tarihi Müzesi) ile başlamak
istiyorum. Pieter Brueghel’e ait ünlü Babil Kulesi tablosu gibi
eserler başta olmak üzere, pek çok değerli eser burada sergileniyor.
Sanatın her dalıyla ilgilenenlerin kaçırmaması gereken bir müze. Giriş
ücreti 14 €. Bu civardaki bir diğer sanat müzesi ise Museums
Quartier.Burası, aslında 60 bin metre kare alan üzerine kurulu bir
müze kompleksi. İçerisinde birkaç farklı müze var. Kompleks
içerisinde, resimden mimariye kadar değişik sanat dalları temalı
bölümler bulunmakta. Giriş ücreti 15 ile 25 € arasında değişmekte. Bir
diğer önemli müze olan Albertina Müzesi, içerisinde 65 binden fazla
tablonun bulunduğu, Avusturya’nın ve de Avrupa’nın önde gelen resim
müzelerinden biri. Ayrıca taşbaskı, ağaçbaskı ya da gravürler de bu
müzede sergilenmekte. Giriş ücreti ise 12 €. Her üç müzeye de U2 ve U3
metro hatlarının Museumsquartier ya da Volkstheater duraklarından,
ayrıca çeşitli otobüs ve tramvaylar ile ulaşılabilir.

1425566823viyana__000x000

39 sergi salonundan oluşan Naturhistorisches Museum’da (Doğa Tarihi
Müzesi) dünya ve doğayla ilgili her türlü unsuru bulabilirsiniz:
taşlar, fosiller, dinozor maketleri, tarih öncesi çağlara ait
buluntular gibi. Giriş ücreti 10 €. Çoğu şehirde aynı adla benzer
nitelikte müzeler mevcut, fakat Avrupa’nın en büyük doğa tarihi
müzelerinden birisinin burası olduğu söyleniyor (toplamda 8.700 metre
kare alan üzerine kurulmuş). Yine U2 ve U3 metro hatlarının
Volkstheater durağını kullanarak buraya ulaşabilirsiniz.Bunların yanı
sıraTechnisches Museum(Teknoloji Müzesi),Heeresgeschichtliches
Museum(Askerî Tarih Müzesi),Sigmund Freud Müzesi,Uhren Museum(Saat
Müzesi),Tramvay Müzesi,Schmetterlinghaus(KelebekEvi),Welt
Museum(Etnoloji Müzesi),Matematik Müzesi,Mozarthaus(Mozart Evi),House
of Music(Müzik Evi) başta olmak üzere pek çok müzeyi ziyaret
edebilirsiniz. Müzelerin yerleriyle ilgili bilgileri Google Maps ya da
başka haritalar üzerinden kolayca bulabilirsiniz.

İlgi çekici yapılardan birisi de Rathaus(Hükümet Binası) olsa gerek.
Friedrich von Schmidt tarafından Gotik tarzında inşa edilen bu binanın
yapımı 1883 yılında tamamlanmış. Bina içerisinde ve çevresinde zaman
zaman çeşitli festivaller düzenleniyor. Biz burayı ziyaret ettiğimizde
de, bir etkinliğin hazırlıkları yapılmaktaydı. Ayrıca, binanın
çevresinde geniş bir park (Rathauspark) da mevcut.Viyana’da, dış
görüntüsüyle dikkatleri toplayan iki sıradışı bina var. Bunlardan
ilki,Hundertwasserhaus,Türkçe tercümesiyle „Binsular Evi“. Avusturyalı
sanatçı Friedensreich Hundertwasser’ın düşüncesiyle mimar Joseph
Krawina tarafından inşa edilmiş bu rengarenk binada 52 daire ve 4
dükkan bulunuyor. Dükkanlarda, evle ve Viyana’yla ilgili değişik
hediyelikler satın alınabilir. Bir diğer sıradışı görüntüye sahip bina
ise,KunstHausWien. Burası da yine Friedensreich Hundertwasser’ın
düşüncesiyle inşa edilmiş olup içerisinde ona ait sanat eserleri
sergilenmektedir. İki bina arasındaki mesafe oldukça az. Yürüyerek,
her iki binayı da görebilirsiniz.

Bu binaların yanı sıra Volkstheater (Halk Tiyatrosu) ile Parlamento
Binası da görülebilecek yapılar arasında yer alıyor.
Ayrıca,Türkenstraße gibi cadde ve sokak adlarına rastlamak da mümkün.

Viyana-Schmetterlinghaus-Müzesi-Viyana-Kelebek-Evi

Parklar ve Bahceler

Öncelikle şunu belirtmem gerekir: Burada park anlayışı, daha doğrusu
park sözcüğünün kapsamı bizdekinden oldukça farklı. Bizde, içerisinde
salıncakların ya da ufak bir yeşil alanın olduğu mekanlar
anlaşılırken, burada, daha fazla yeşil alan, küçük göletler, ördekler,
koşu alanları, çeşmeler gibi unsurlar da işin içine giriyor.

Viyana’daki en dikkat çekici parkların başında geleni,Türkenschanzpark
olsa gerek. „Türklerin şansını kaybettiği yer“ gibi bir anlama gelen
bu park, aslında Osmanlı’nın Viyana sınırlarında ulaşabildiği son
nokta. Park içerisinde, Türkiye ile Viyana arasındaki dostluğu
pekiştirmek için 1991 yılında inşa edilmiş bir Yunus Emre Çeşmesi
bulunuyor. Bu çeşmenin üzerinde ise Yunus Emre’nin şiirlerinden
örnekler hem Türkçe hem de Almanca olarak yazılmış. Bunun yanı sıra
bir yeniçeri heykeli ve hemen yanındaki anıt da dikkatimizi çekiyor.
Tüm bunların yanı sıra parkın içerisinde bir gölet, çiçek bahçeleri,
çocuk oyun alanları, köprüler ve bolca yeşil alan görmek
mümkün.Viyana’nın en büyük parklarından birisi de, „şehir parkı“
anlamına gelen Stadtpark. U4 metrosu ile Stadtpark durağından
ulaşılabilecek bu park, şehrin en büyük parkları arasında. Parkın
içerisinde ufak bir gölet, restoranlar, dinlenme alanları ve elbette
bol bol yeşillik var. Ayrıca Johann Strauss’un altın kaplama heykelini
de burada bulabilirsiniz. Bu iki parkın haricinde, yukarıda da
değindiğimVolksgarten ile Schönbrunn ve Belvedere Sarayı’nın bahçeleri
de, görülmesi geken park ve bahçeler arasında.

Bu kısımda son olarak Kahlenberg tepesine değinmek isterim. Burası,
Polonya Kralı Jan III. Sobieski’nin İkinci Viyana Kuşatması sırasında
Osmanlı ordularını durdurduğu yer. Bu tepe geniş bir Tuna Nehri ve
Viyana manzarasına sahip. Tepede oturup Viyana’yı ve Tuna’yı
seyredebilir ve temiz havanın tadını çıkarabilirsiniz. Stefaniewarte
adındaki 165 metrelik radyo ve televizyon kulesi de burada yer alıyor.
Biz, maalesef vakit darlığından dolayı bu tepeye çıkamadık. Burayı da
bir dahaki sefere bıraktık.

Tuna Nehri

Almanya’dan Ukrayna’ya kadar on ülkenin içinden geçen; türkülere,
marşlara konu olan Tuna Nehri’nin bir bölümü de Viyana içerisinde
akıyor. Viyana’yı hemen hemen ikiye ayıran nehir oldukça geniş.
Reichsbrücke Köprüsü üzerinden, arkanızdaki grafitiler eşliğinde
Tuna’yı aşabilir ve köprünün orta kısmındaki izleme noktasında da
nehri ve karşı tepeleri seyredebilirsiniz. Bunun yanı sıra nehrin
kenarlarında yürüyüp kuğuları ve ördekleri beslemek de mümkün. Havanın
yağmurlu ve kapalı olması nedeniyle ziyaretimiz sırasında hem köprü
hem de nehrin kenarları adeta bomboştu. Nehrin üzerine demirlemiş
Beethoven, Strauss gibi adlar taşıyan ülkeler arası seyahat gemilerini
de yine burada görebilirsiniz. Ayrıca, bu nehirden hareket eden tekne
ve gemilerle uygun fiyatlara civar ülke ve şehirleri de ziyaret
edebilirsiniz. Tuna Nehri’nin merkezî Viyana’ya göre olan karşı
kıyılarında Alte Donau ve Neu Donau yerleşim birimleri ve alışveriş
merkezleri ile iş merkezleri bulunuyor. Buraları da yürüyerek ya da
metroyla gezebilirsiniz.

Kilise ve Katedraller

Viyana’nın en bilinen katedrali,Stephansdom(Aziz Stephan Katedrali)
olsa gerek. Bu katedralin doğu yakasında, bir azizin ayakları altında
ezilen Osmanlı akıncısı heykeli bulunuyor. Katedral, en çok da bu
açıdan dikkatimizi çekiyor. Kilisenin 21 tonluk çanı, Viyana kuşatması
sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan silahların ve topların
eritilmesiyle üretilmiş. Söylenenlere göre bu çan, 1534 yılından
itibaren yaklaşan Osmanlı akıncılarını haber vermek için kullanılmış
ve bu iş için bir memur görevlendirilmiş. 1956’da, Osmanlı
tehlikesinin kalmadığı anlaşılınca (!), Belediye Meclisi tarafından bu
görev kaldırılmış. Katedralin içerisine girmek ücretsiz, fakat sabahın
erken saatlerinde bile burada ve bu bölgenin etrafında belli bir
yoğunluk mevcut. Katedralin kulesine de çıkılabiliyor (tabii yaklaşık
370 basamağı göze alabilirseniz). Neo-Gotik mimarisiyle ve uzun
kuleleriyle dikkat çeken bir kilise olan Votivkirche, 1856’te,
İmparator Franz Joseph’e düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan
suikast girişimi üzerine kardeşi Arşidük Ferdinand Maximilian
tarafından bir „adak“ olarak inşa edilmiş. Kilisenin yapımı 1879
yılında tamamlanmış. En yüksek kule uzunluğu ise 99 metre. Günün
herhangi bir saatinde burayı ziyaret edebilirsiniz.

Viyana’nın belli başlı kiliselerinden bir diğeri de Kirche am
Steinhof(Steinhof Kilisesi). Otto-Wagner Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesinin arkasında yer alan bu kilise, 1907 yılında tamamlanmış.
Şehrin biraz dışarısında yer alan bu kiliseye ulaşmak için otobüsleri
kullanabilirsiniz. Bunların yanı sıra Maria vom Siege Kilisesi,St.
Peter Kilisesi gibi küçük kiliseleri görmek de mümkün.

Viyana´da Yiyecek ve Icecek

Viyana denilince akla ilk gelen yiyeceklerden biri Schnitzel olsa
gerek, fakat burada, bizim bildiğimizin aksine Schnitzeller tavuk
etinden değil, dana etinden hazırlanıyor. Ortalama bir restoranda bir
Schnitzel menüsü yaklaşık 10-15 € civarında. Bunun dışında, şehrin
hemen her noktasında bir Türk dönerci ya da Türk lokantası bulunuyor.
Dürüm, kebap vb. lezzetlerden vazgeçemeyenler buralarda güvenli bir
şekilde yemek yiyebilirler. Sacher Torte, Viyana’nın meşhur
tatlılarından. Adını Sacher Otelinden alan bu turta (kek),
havaalanındaki Duty Free mağazalarından da kutuyla alınabiliyor. Nord
See gibi zincir restoranlarda çeşit çeşit balıkları da tadabilirsiniz.
Bunların yanı sıra, Viyana marketleri de yeme içme konusunda değişik
alternatifler sunuyor. Diğer Avrupa marketlerinde olduğu gibi burada
da meyveli yoğurdun her çeşidini bulmak mümkün. Bir meyveli yoğurt
tutkunu olarak ben de, ne kadar çeşidi varsa hepsini tatmaya çalıştım.
Özellikle Müller yoğurtlarını tavsiye edebilirim.

Viyana’daki yeme içme noktalarından en önemlisi Naschmarkt. Burası,
aslında bir pazar alanı. Genellikle göçmen esnaflar tarafından
işletilen dükkanlarda çeşit çeşit tatlılar, zeytinler, peynirler,
lokantalar vs.

Viyana´da Alisveris

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Pazar günleri alışveriş yapmayı
aklınızdan çıkarın. Zira biz, Pazar gününü Viyana pazarlarına ayırmak
gibi bir hata yaptık. Pazar günleri Viyana’da açık bir dükkan, market
ya da mağaza bulmak neredeyse imkansız. Zincir marketler bile bu
günlerde kapalı durumda. Diğer günler ise herhangi bir sorun yok.
Genellikle sabah dokuzdan akşam yirmi-yirmi bire kadar marketler ve
mağazalar açık durumda.

Viyana açıkçası biraz pahalı bir şehir, özellikle Almanya ile
karşılaştırılınca. Örnek vermek gerekirse, ufak bir buzdolabı süsü
(magnet) dahi 3.5-4 €’dan başlıyor. Buradan alınması gereken pek fazla
bir şey de yok açıkçası. Giyim gibi alınacakları da buradan almamanızı
tavsiye ederim. Hem pahalı hem de çeşit fazla değil. Hediyelik
olaraksa, Mozart çikolataları başta olmak üzere çeşitli çikolatalar,
süs eşyaları, Viyana bardakları ve anahtarlıkları,Viyana’nın
sembollerinin minyatürleri gibi şeyler alınabilir.Viyana’da pek çok
zincir market bulmak mümkün.LIDLbaşta olmak üzere Penny, Billa,
Merkur, Hofer, Spar gibi marketleri Viyana’da adım başı
bulabilirsiniz. Fiyat açısından bu marketlerden en uygun olanı ise,
gözlemleyebildiğim kadarıyla Hofman. Yine de, gündelik
alışverişlerinizi bu marketlerin herhangi birinden yapabilirsiniz. Bu
marketler dışında Türk göçmenlerce işletilen Arzu Supermarkt gibi
marketleri de çeşitli noktalarda görebilirsiniz.

Viyana’nın en büyük alışveriş merkezleri, Tuna’nın karşı tarafına
kurulmuş Donauzentrum. Birden fazla binadan oluşan bu alışveriş
merkezinin hemen karşısında, bu binalardan biri olan Donauplex var.
Donauplex’te McDonald’s, Burger King başta olmak üzere lokanta ve
kafeler ile sinema salonları mevcut.Lugner City, Simmering Centre,
Gasometer City, Q19, Auhofcenter, Galleria Landstrasse, Millenium City
ve Ringstrassen-Galerien ise, Viyana’nın irili ufaklı diğer alışveriş
merkezleri arasında.

Viyana’da pek çok sabit pazar var. Bunlardan en bilineni Naschmarkt.
Bu pazara yukarıda değinmiştim. Bunun dışında cumartesi günleri
kurulan Bauermarkt(köylü pazarı) ile Flohmarkt(bit pazarı) da ziyaret
edilebilir.Brunnenmarkt ise, bizim alışık olduğumuz, bir cadde boyunca
uzanan sağlı sollu stantlardan oluşan pazarlardan. Her türlü meyve
sebze, et, peynir, zeytin, yumurta, giyecek gibi envai çeşit tüketim
malzemelerini burada bulabilirsiniz.

Tavsiyeler

Eğer Viyana’yı bahar veya kış aylarında ziyaret etmeyi düşünüyorsanız,
en az bir yağmurluk ve şemsiyeyi yanınızda hazır bulundurun. Ayrıca,
Viyana’da bulunacağınız süre boyunca havanın açık ve güneşli olduğuna
aldanmayın. Her an yağmur bastırabilir. Bunun yanı sıra, her yerde
geçerli olduğu gibi, Viyana’ya gelmeden önce gezi planınızı önceden
yapın ve Google Maps gibi bir uygulama ile görmek istediğiniz
noktaları daha öncesinde bilgisayardan ziyaret edip adres bilgilerini
iyice not edin. Cep telefonunuzdaki bir navigasyon uygulaması da
Viyana’da yeri geldiğinde oldukça faydalı olacaktır. Çarşaf çarşaf
haritalarla uğraşmaya bence hiç gerek yok. Fotoğraf makinenizin
bataryasının dolu olduğundan da emin olun.

148623039931092

Deustch Akademie

Viyana`ya tasindigim zaman almanca ögrenmek amaciyla derin bir kurs
arastirmasina basladim.Bu sirada karsima Deutsch Akademie cikti.Kursu
ilk ziyaretimden itibarende ne kadar iyi bir kurs oldugunun farkina
vardim.Sadece ben degil yanimdaki arkadasimda fazlasiyla memnun
kaldi.Bundan dolayida hemen kayit yaptirdik.Dersler basladiginda da ne
kadar iyi bir karar verdigimizi anladim.egitim veren hocalarda en az
kursun kendisi kadar basirili ve faydali.Bu kursun bana cok sey
kattigini düsünüyorum.Kurstan memnun kaldigim icinde gelecek ay icinde
kayit yaptirdim.Diger insanlarinda mutlaka bu kursu begeniceginden
eminim.Daha önce diğer kurslarda da tecrübem olmuştu.İçlerimden en memnun kaldığım kurs bu oldu.Görevli olan çalışanlar ve ögretmenler ellerinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorlar.Eğitim gördüğümüz sınıflardanda en az kursun kendisi kadar memnun kaldım.Ulaşım olarakta herkesin gidebileceği merkezi biryerde bulunmasınında büyük bir avantaj sağladığını düşünüyorum.Ayrıca kursta arzu ettiğimiz eksikleri göz ardı etmeyen bir çalışan kadrosu var.Örneğin gelecek seviyedeki kursa aynı ögretmen ile devam etmek için büroyla konuştuk.Onlarda bu isteğimizi kabul ettiler.Gerçekten isteklerimizi önemseyen bir kurs olduğunu düşünüyorum.Her hafta kursta gerçekleşen küçük quiz tarzındaki sınavlarında öğrencilere büyük kolaylık sağladığını düşünüyorum.Çünkü bu sınavlar heran çalışma gereksinimi sağladığından dolayı almanca bilgimizi zinde tutuyor.Gerçekten büyük katkı sağlamakta.Ayrıca kurs her yönden almancama yardımcı oldu.Hem dinleme alıştırmalarıyla hem yazma alıştırmalarıyla hem okuma alıştırmalarıyla hemde konuşma alıştırmarıyla bana oldukça yardımcı oldu.En büyük artıyı konuşmama kattığını düşünüyorum.Kursa başlamadan önce konuşmakta gerçekten büyük güçlük yaşıyordum.Kursa başladıktan sonra konuşmamı büyük ölçüde ilerlettiğimi düşünüyorum.Bana göre kursun diğer bir artısıda kursa kayıt yaptırmaya geldiğinizde seviyenizi ücretsiz olan bir sınavla belirliyor olmaları.Diğer kurslar gibi bir ücret talep etmiyorlar.Genel olarak herkes memnun kalacaktır.